26 Mart 2012

Antrenör Kimin Umurunda

Yavuz Kocaömer

Gerçekten antrenörler kimin umurunda. Ama onlar araştırır, bulur yetiştirir ve büyük başarıları getirir.
Başarı gelinceye kadar antrenör önemlidir. Başarıdan sonra ise sadece sporcu vardır. Antrenör yok sayılır. Ödüllendirmede değeri olmaz. Sponsorlar sadece sporcular için ortaya çıkar. Antrenör olmaz. Sanki o antrenörler bu işe yıllarını vermemişler. Sporcuyu bulup yetiştirmemişler. Başarılar antrenörsüz gelmiş. Onlara ne federasyonlar maddi açıdan kolaylık sağlar ne de sponsorlar. Sözleşmeleri bile yok.


1998 yılından beri milli takımların başında gönüllü olarak görev aldım. Sokak sokak sporcu aradım. Buldum, yetiştirdim ve ülkeme tarihinde ilk defa Avrupa Şampiyonluğu, ikinciliği ve üçüncülüğü kazandırdım. Sporcularım artık Dünya gündeminde izlenen sporcular oldu.


Türkiye’ de bu konuda bir gelirin olmaması nedeniyle, hiçbir antrenörün ilgi duymadığı bu kesime gönüllü olarak hizmet verdim. Milli takımlarda sadece benim sporcularım görev aldı. Neden? Çünkü 365 gün hiç bıkmadan, usanmadan gönlümüzü ortaya koymamızdan. Hiç kimse “Sporcuyu nasıl buldun ?”demedi. “Nasıl bir çalışma ortamı buldun?” demedi. “Tesislere geliş ve gidişlerinizi nasıl sağlıyorsunuz ?” demedi. Bu çocukların ekonomik durumları ne. Ne yer ne içer, aç mı, susuz mu kimse sormadı. Yaşadığımız sefaletleri kimse umursamadı. Ama başarı gelince sahiplenmek isteyenler ortaya çıktı. Herkes söz sahibi oldu. Antrenör unutuldu. Herkes sporcularla direkt irtibat kurdu. Şimdi anlıyorum ki, antrenörün değeri yok. Sadece bu engelli çocuklar tesiste kaybolmasın diye bekçilik yaparlarmış.

Bir Milli Takım kampında gıda zehirlenmesinden dolayı orta kulak rahatsızlığı yaşadım, sağ kulağımda sesler beni çok yoruyor ve duymuyorum. Buna rağmen antrenmanları aksatmadım. Böbreklerim yüzde 15’e düşmüş ayakta kalmaya çalışarak bu çocukları yalnız bırakmadım. Kalp damarlarında takılı bulunan üç adet stent tıkanmış, böbreklerden dolayı tedavi ettiremedim. Yine de antrenmanları bırakmadım. Maddi olarak yaşanan sıkıntılarım tedavim için bana engel koydu, ama yine de o çocuklar antrenörsüz kalmadı.

Kimse bu emeğin karşılığında geliş ve gidişlerimize katkı yapacak tek kuruş önermedi. Federasyonlar sözleşme dahi yapmadı. Şimdi çocuklar helal olsun yüksek düzeyde bir gelir almaktalar. Federasyon ve sponsorlar onlara yağdırmaya başladı. Ama antrenör yukarda saydığım gibi yalnız. Sporcunun yanında ekonomik bir değeri bile kalmadı.

LÜTFEN ANTRENÖRLERİN BİR DEĞERİ OLSUN.

Not: Bu yazı , ismi bizde saklı bir antrenör tarafından gönderilmiş olup, yıllardır bu olayın içinde yaşadığımız için, aynen yayınlayarak altına imzamızı atıyoruz.

(Kaynak: http://spor.milliyet.com.tr/antrenor-kimin-umurunda/spor/sporyazardetay/03.03.2012/1510568/default.htm)

19 Mart 2012

PARALİMPİK OYUNLARINDA YARIŞMA HAKKI KAZANAN OKÇULARIMIZ

Bedensel engelliler okçuluk milli takımlar teknik direktörü Nejat ÜSTÜN(sağda) ve bedensel engelliler okçuluk milli takımlar antrenörü İbrahim Yavuz (solda). Her iki hocamızı da üstün çalışma ve gayretlerinden dolayı teşşekür ediyor, bizlere kazandırdıkları sporcular için tebrik ederiz.


T.C. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Okçuluk Branşı’nın 29 Ağustos – 9 Eylül 2012 Londra Paralimpik Oyunlarında yarışma hakkı ( yarışmalar için 11 kota kazanan ) elde eden sporcularının isimleri ve başarıları aşağıda belirtilmiştir.

“Archery is a good mental sport. It teaches you a lot discipline”

Okçuluk faydalı bir zihinsel spordur. Bize bir çok displin kazandırır.